Nahçıvan koridoru: Fırsatlar, tehditler

22 Kasım, 15:23

Karabağ’daki anlaşma metni daha mürekkebi kurumadan tartışmalara neden olmuştu. Nihai olarak 7 rayonun ve buna ilaveten Şuşa’nın kurtarılmış olması ciddi bir kazanım teşkil etmekle birlikte anlaşmada kimi hususlar ateşkes ile 5 yıllık sürece yayılabilecek bir şekillenme öngörüyor. Metindeki önemli yerlerden birisi de Azerbaycan’dan Nahçıvan’a açılacağı ifade edilen koridordu. Dün ve önceki gün ortaya koyduğumuz gerekçelerle söz konusu metinde daha detaylı okumalar yapmak gerekiyor. Muhtemel bir ulaşım koridorunun geleceğini şu çekincelerle irdelemek mümkün:

(1) Anlaşmaya göre işgalden kurtarılan Azerbaycan topraklarının hangi kısmından Nahçıvan’a koridorun çekileceği belli değil. Bu sebeple karayolu ve/veya demiryolu seçeneklerinin işlevsel olabilmesi için Ermenistan ve Rusya tarafının kabul etmesi gerektiği altı çizilmesi gereken en önemli husus. Üstelik hangi yöntemle ve hangi güzergahta bulunursa bulunsun koridorun halihazırdaki Ermenistan topraklarından geçecek olması ve Rus askeri gücünün güvenliği sağlayacağına dönük garantörlük konulması belirsizliği ve tehlikeyi beraberinde getiriyor. Anlaşmanın diğer kısımlarındaki başarı -ki Dağlık Karabağ’ın akıbeti burada en önemlisi olacaktır Nahçıvan koridorunu akamete uğratabilir.

(2) Anlaşma metnine göre koridor bahsinde 3 yıllık bir süre öngörülüyor. Bu sürenin hangi prosedürle şekilleneceği belirtilmediği için koridorun teknik detaylarına ilişkin görüşmelerin de nasıl bir formatta yürütüleceği belirsizliğini koruyor. Görüştüğüm bazı üst düzey yetkililer henüz kendilerinin de ne yapılacağını bilmediklerini aktarıyorlar. Kimler yer alacak ve karar alma biçimi nasıl olacak? Kurulması muhtemel hattın yeri, içeriği ve yöntemi belirsiz olduğundan bu detaylar üzerinde hem teknik düzeyde hem de karşılıklı bir tür propaganda savaşının yaşanması muhtemel görünüyor.

(3) Suriye, Libya, D.Akdeniz, S400’ler derken Türkiye-Rusya ilişkileri hiçbir dönem bu kadar koşul bağımlılık hali almamıştı. Türkiye açısından daha önemlisi ise bunun asimetrik bir hal alıp almayacağı sorusu…Moskova için bazı dezavantajlar gözükse de, anlaşma birçok açıdan Rusya’nın temel çıkarlarına hitap ediyor. Sahadaki bunca karmaşa ve Azerbaycan’ın kararlı ilerleyişi karşısında sanırım buradan çıkarabileceği en iyi sonucu çıkarmış oldu. Bu tabloya göre hem Ermenistan’ı batıya yönelmemek üzere prangaladı hem de başka sahalarda yaptığı gibi çözümsüzlüğü yeniden derinleştirebilecek bir askeri konuşlanma sağladı. Anlaşmada Azerbaycan-Türkiye lehine verilmiş bir taviz olarak kabul edilen Nahçıvan koridoru, bahsedilen süre içerisindeki Türkiye-Rusya ilişkilerinin test alanlarından birisi haline gelebilir.

(4) Azerbaycan’ın muhtemelen Ermenistan’ın güney hattı boyunca bir transit koridor kurulması İran’ın ekonomik çıkarlarına zarar verebilecek bir potansiyel taşımakta. Halen Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki kara bağlantısı İran topraklarından geçiyor. Böyle bir koridorun kurulması İran’ın Azerbaycan ve hatta Ermenistan üzerinde kurmak istediği kontrol gücünü azaltacaktır. Üstelik bu yolla Türkiye’nin, İran veya Gürcistan’dan geçmek zorunda kalmadan Azerbaycan’a erişmesi, Hazar çevresinde ticaret potansiyelinde Türkiye-Azerbaycan işbirliğini önemli hale getirecektir. Ancak İran açısından bir gerçek var ki; jeo-ekonomik avantajlarına rağmen, İran’ın Güney Kafkasya’daki ticari ilişkileri bir türlü geliştirilemiyor. Bölgenin en büyük ekonomisine sahip olan Azerbaycan’ın ticaret cirosunda İran’ın payı 2019’da sadece % 1,5 oldu . Gürcistan’da artsa %2 düzeyinde. Ermenistan’ın ticaret cirosunda %5’e ulaşsa da Rusya’nın % 27 payı düşünüldüğünde çok büyük değil. Dolayısıyla Nahçıvan Koridorunun üretebileceği faydalar İran’ın ABD karşında elini kuvvetlendirebilir.

(5) Şimdiden ve henüz anlaşmanın detayları ete kemiğe bürünmeden bu hattın bir “Turan kapısı” olarak kamuoyunda seslendirilmesi Rusya’nın “post Sovyet” refleksini tetikleyebilir. Hal böyle olunca bu hususta Azerbaycan-Türkiye-Nahçıvan hattında iyi planlanmış bir kamu diplomasisi etkinliğinin geliştirilmesi ve yürütülmesi elzem gözüküyor.

(6) Her ne kadar AGİT Minsk Grubu geçerliliğini yitirmiş olsa da özellikle Biden ile birlikte ABD’nin sürece dahil olmak isteyeceği de dikkate alınmalı. Hatta burada kara ve/veya demiryolu projelerinin olası etkileri Çin’i de sürecin içerisine katabilir. Aslında Nahçıvan’a açılacak bu koridor ihtimali ve meydana getireceği kaldıraç etkisi yeniden kartların dağıtılması anlamına geliyor.

 

Prof. Dr. Kürşad Zorlu