SÖZDE ÜNİVERSİTE SAHİPLERİ DEVLET DAHİL HERKEZLE DALGA GEÇİYOR!

17 Eylül, 09:54

Arkadaşım iş dönüşü evinin Eşi ve çocuklarının evinin sokağındaki akrabasına misafir olduğu eve doğru yol alırken evinde yanan bir ışık gözüne çarpmış, huylanıp evine girmiş.

Karnı da aç olduğundan elin bir elma alip kemire kemire evinde dolaşıp bir sorun görmeyince evden çıkıp misafir olduğu evi gitmiş.

Misafirlik bitip eve döndüklerinde eşinin altınlarını çalındığını fark etmişler, dövünüp üzülürlerken mutfağın masasının üzerinde not yazılmış kağıdı bulurlar:

“Ulan salak, elma yerken aradın taradın da masanın altındaki beni nasıl göremedin”

Notu kimin yazdığı belli olsun diye de “Hırsız” diye de altına da imzasını da atmış.

Arkadaş; “altınlar neyse de benimle dalga geçen bu not çok ağrıma gitti” diye başından geçen anıyı bitirdi.

Bu trajikomik olay başkasının başından geçse de, olayı bana anlattığında salak denip salak yerine koyması empatik reaksiyonla bana salak denmiş gibi benim de çok ağrıma gitti.

 

Burada ne kadar ağrıma gitse de, sanki ben 80.000 tl verip kaydolmusum gibi; reklamlarını yapıpta gösteremedikleri kanıtlayamadıkları  Zengezur Üniversitesi ile ilgili herkezle dalga geçer gibi o kadar yeni gelişmeler duyuyor ve görüyorum ki, insanlarla dalga geçilmesi ve yukarıda anlattığım olayda da olduğu gibi aynı reaksiyonla ağrıma gidiyor.

 

Bu olmayan üniversiteye ile ilgili ilk yazımdan sonra; “erken kayıtta indirim” diye reklam yaptıkları haberi telefonuma Türkiye dışından geldi.

Bu insanlarla dalga Gecmektir o ayrı da;

İnsanlarla en dalga geçici belgeden başlayayım

 

 

 

Bakın belgenin sağında Göyçe Zengezur Üniversitesi kaşesi var. Bu kaşeyi gördüğünüzde Göyçe Zengezur üniversitesine ait olmasi lazım değil mi?

Devlet onayından geçirilmiş ve barkod alınmış ama üniversite adına değil, Mehmet Ali Arslan’ın başkanlık yaptığı dernek veya teşkilat adına; bir de dalga geçtikleri iyice anlaşılsın diye de olmayan üniversite için kendilerinin kendi paralarıyla kurdukları siteye inanmazsanız belgenin gerçekliğini sorabilirsiniz diye de not düşmüşler.

Bu belge kurdukları ve reklam yaptıkları site de dahil foya ortaya çıkmasın diye yayınlanmıyor ortalıkta gösterilmiyor.

 

Ölü bile olmayan, hiç doğmadan bir insanın üzerine olduğunu iddia ettiğim bir tarlayı satıyorum, onun kaşesini yaptırıp ooohh bir de kaşe, resmiyete uydurmak için de başka bir resmi kurumun barkodunu tapunun üstüne bilgisayarda yerleştiriyorum; çıktıyı alıyorum, çıktının üstüne de ünvansız adsız yakışıklı bir imza bir de önceden de hiç doğmamış insan ile ilgili bir site açmışım “Belgenin gerçekliğine inanmazsan git benim yazdığım çizdiğim siteden, dolaylı yoldan da bana sor” diyorum.

 

Başka bir örnekle de başkasının kimlik karşınızdaki barkodu kendi kimliğinizi yapıştırıp isminizi silip bu gerçek demek gibi birşey.

Başka bir örnek daha; iki arabayı birleştirip tek araba yapıyorum size maya kalkıyorum ama arabanın trafikte kaydı da  ruhsatı da yok!

Bunun yorumunu size; cezası varsa cezasını savcılığa suç duyurusu

gönderdiğim ve göndereceğim belgelerle Devletime bıraktım.

 

Olmayan Üniversitenin tanıtımının yapıldığı siteye geçenlerde bir göz gezdirdim.

Göyçe Zengezur Üniversitesi yazın buyrun siz de bakın!

 

Okudunuz dimi uluslararası saygınlığı varmış, 12 Türki Devlette tanınıyormuş.

parayla site açarak, üniversite nedir bilmeyeni güzel sözlerle kandırmak, para söğüşlemek, bilmeyenlerin gözünü dolandırmak amaçlı sadece okuma yazma bilme özelliği olan insan tarafından yazılmış yazılar.

Türki Devlet deyince ilk aklınıza gelen Azerbaycan olur dimi; bir ay önce Azerbaycan’daki tanınırlığı belgesini gönderin dedim; başkalarına yaptıkları gibi sahte belge gösterdiklerinde benim bunu delil olarak kullanacağını bildiklerinden göndermediler.

Çünkü Azerbaycan’dan sordum, üniversitenin Azerbaycan’da hiçbir tanınırlığı yok ama, Azerbaycan’ın ismini kullanarak milleti kandırıp kendine menfaat sağlandığından dolayı Mehmet Ali Arslan’ı gayet iyi tanıyorlar.

Mehmet Ali Arslan, benim de Azerbaycan’da bulunduğum zamanda, Azerbaycan’a gelir gelmez, Azerbaycan MİT’i tarafından alındı, ülkemizin adına menfaatlerine karıştırma bu işlerden vazgeç diye uyarıldı, vazgeçtiğine dair belgeyi imzalaması için önüne belge kondu. Bu olayı doğrulayan bir çok kişi olduğu gibi; Azerbaycan MİT’inin o kağıdı önüne koyduğu  esnada yanında bulunanlardan birisinden olan  Arslan’a nitelikli dolandırıcılık dahil birçok dava açtığı (Dava dilekçesi fotokopisi bende) kişi de dahil bu iki kişiyi de yakinen tanırım; Arslan’da iyi tanır. Azerbaycan’da ne bu sözde ülke ve üniversite ile ilgili bir tek temsilcisi bulamazsınız çünkü hepsinin de kulağı çekilip Azerbaycan kolu çökertildi.

Varsa göstersinler, yakinen takibimdeydi ve biliyorum.

 

Kaldı ki, Üniversitenin adresi ilk önce Azerbaycan’da bir bayanın (Arslan yakinen tanır) villası adres gösterilerek açıldı, ama sonradan mecburen başka bir üniversitenin adresi de olan İskoçya’daki adrese taşındı.

Kandırmak dolandırmak için tanınıyor diye yazmak kolay; tanınırlık belgesini kaç defa istedim,yazdığım gazetelere gönderin gerçekse özür özür dileyeceğim dedim. Bana, şu kelimesi yanlış diyemeyip her türlü hakareti gönderen zihniyet üç belgeyi göndermedi; çünkü, Türki Cumhuriyetler dahil uluslararası tanınırlılığı bunu bilgisayardan az çok anlayanın kuracağı; anlamayanın ise parayla kurdurtacağı istediklerini yazabilecekleri siteden ibaret!

Yalan mı!

Siz insanları dolandırılıyorsunuz diyorum, gönderin bana, yazdığım gazetelere; beni gazeteleri önemsememiş olabilirsiniz, mahkemeye vermişsiniz ya, bu adam yalan söylüyor diyen sizleri haklı çıkarmak; kendimi yalançı çıkarmak için mahkemeye belge olarak sunun.

Yapamazsınız, ama ben yaparım!

 

Siz ilk yazımın yayınlandığı bir aydan beri bir kelimeme yalan diyemeyen sizlere yardımcı olmak, kendimi yalançı çıkarmak için bu belgeleri mahkemede ben isteyeceğim!

 

Daha bitmedi; bak bak şimdi algıya bak!

İlk yazıyı hatırlayın vhatsap konuşması yayınlamıştım. Rektör olarak Ali Bilgin’in ismini vermişlerdi. Ali Bilgin’in böyle bir üniversitenin tanınırlığı yok diye whatsapp konuşma fotosunu da bundan önceki yazımda yayınlamıştım. Ali Bilgin’den sonra Rektör bulunamamış. Rektör yok!

Dekansız Fakülte mi olur; oluyor fakülte var dekan yok!

Ben, bu üniversitenin akademisyeni bile yok diye yazdım ya; insanlarla dalga geçer gibi algı oluşturmak amaçlı iki tane akademisyen bulup oaraya yazmışlar.

Adları Kamil Gündüz, Zeki Uçar.

Çevreniz de iki ögretmenli kaç tane ilkokul var. Koca İzmir’de ben bir tane bile bilmiyorum ama burada iki tane var.

Ama bir problem var;

Akademisyenin önünde, en azından doçent ünvanı olur dimi; yoksa ben mi yanlış biliyorum?

İkisi de akademisyen değil, biri yüksek lisans yapmış mühendis; birisi ise avukat.

İnanmayan baksın sitenin akademisyen bölümündeki akademisyen isimlerinin tanıtımlarına baksın, isimleri Google’a yazsın, bakın neler çıkacak.

 

Daha ilginci avukat olan, Mehmet Ali Arslan’ın yıllarca tanımadığı şans eseri karşılaşıp uzaktan akraba olduğunu öğrendiği kişi.

Yorum yapmayıp akraba dayanışması diyelim!

 

Bu arada;

Hani ilk yazımda belirttiğim gibi, bulamaz sanıp, git üniversitenin Rektör Ali Bilgin ile konuş diyorlardı ya,

İşte o, Prof Ali Bilgin bu yazıyı yazarken beni aradı, “seni Ankara Adliyesi’nden arıyorum sahte üniversite ile ilgili suç duyurusunda bulundum seni ve yazılarını şahit olarak belirttim bilgilendireyim, haberin olsun” dedi.

Üniversitenin Rektörü dedikleri Prof. Ali Bilgin bile yaşlı haliyle üşenmeyip, bu üniversite sahte benim de adımı imzamı benden izinsiz kullanıyorlar diye savcılığa suç duyurusunda bulunuyor.

Şu ana kadar kaç tane suç duyurusu oldu bilmiyorum ama arkası gelecek!

Kendilerince kotasız saydıkları dalga geçme limitleri daha bitmedi;

Üniversitenin adı Azerbaycan adını taşıyor ya; peki Azerbaycan’da bir temsilcisi var mı?

Yok!

Temsilci atasınlar, temsilcilik açsınlar  da göreyim, kendine Cumhurbaşkanı dedirten Mehmet Ali Arslan bile son Azerbaycan gezisinden sonra Azerbayan yetkililerinin ona gösterdiği muameleden sonra pazarlamacı yetkisi kadar bir yetkiyle Azerbaycan’da sahte üniversitenin temsilcisi olarak atayacak kadar kendini riske etmez.

Üniversitenin kuruluşu 2023 ama; üniversite ambleminin üstünde İSO 45001 2018; İSO 9001 2015 amblemi var.

Yanlış anlamışlar olabilirim ama benim anladığım bu üniversite kurulmadan beş ve dokuz sene önce bu standartlara ulaşmış. (İnanmayan siteye baksın)

Maşallah!

Bir çocuğun bırakın doğup kundağa girmeyi, babasının yediği portakalda vitamin bile değilken ilkokula başlaması gibi bir şey!

 

Ben tanınırlığı yok bu üniversite sahte

Bu işlerin başında olan Mehmet Ali Arslan bile üniversite adına barkod alamıyor, başka bir kurum üzerinden barkot alıyor; 12 Türki devlet Avrupa’yı, beni, onu, şunu birakın üniversitenin başındaki Mehmet Ali Arslan nazarında bile üniversitenin tanınırlığı yok ama;

 

Türkiye ve Azerbaycan’ın adına kullanarak (bu çok ağır)

Hala tanınırlığı var diye, bilmeyen, araştırmayan Göyçe’nin Zengezur’un yerini bilmeyen özellikle de Güney Doğu’daki fazla eğitim almamış vatandaşlarımızla dalga geçip algı ve yalanla paralarını alıyorlar.

Yazılarımdan sonra Güney Doğu Bölgemizde yaşayan kandırıldıklarını söyleyen  bu kişiler de ayaklandı.

 

Geçilen dalga daha bu kadarla da değil,

Bir üniversitenin saygınlığı eğitim ve mezunlarınların kariyerleri ile ölçülür. rektòrü, dekanı Akademisyeni olmayan üniversitenin eğitimi mi olur. Sınav mı, daha önce de yazdım online bir günde kimin cevapladığı belli olmayan sınav.

 

Yüksekokul 2 sene; fakülte 4 senedir dimi; bu sözde üniversite logosuna göre 2023 yılında kurulmuş. Normal şartlarda (ama normal sartlarda) yüksekokul mezunu bile vermemiş olmaması lazım ama;

 

1 Ekim 1919 kurulan Bakü Devlet Üniversitesi’nin bir kaç fakültesi haricindeki fakültelerinin denkliĝi yani geçerliliği yok; ama bir senelik olan bunların siteden yazdığına göre bırakın Türkiye’yi 12 Türk Ülkesi hatta hatta Dünya’da saygınlığı var.

İnanmayan, Google’da Göyçe Zengezur Üniversitesi diye yazsın, siteyi incelesin; iletişim numarası var öğrenci olmak için  iletişim kurun, belge isteyin, hele bu yazılarımdan sonra vermeyecek, yazanın benim olduğumu bile düşünüp sizi Ankara’ya davet edeceklerdir. Gaflete gelipte belge gönderecek olurlarsa; Olmayan üniversitenin belgesi de sahtedir, bana gönderin, devlete zaten yeterince bilgi ve belge sundum bir de verdikleri onu veririm.

İnsanlar nereye ne amaçla para yatıracaklarının, nereye ne amaçla  yaptırdıkları belgelendirmeleri için kişi veya kuruluşun adını taşıyan hesap numarası olması lazım ya;

Ha bir de, para yatıracaksınız ya üniversitenin ismini taşıyan hesap numarasını isteyin, para yatıracak olmanıza rağmen onu da veremezler.

Bu para, üniversite için yatmadı diye işin içinden sıyrılmak için başka bir hesaba para yatıyor ve orada da üniversitenin de; üniversiteye para yatma sebebinin de adı geçmiyor.

Üniversitenin adına açılmış böyle bir hesap varsa da; üniversite için gönderilen veya elden verilen parayla ilgili üniversite adı geçiyor mu, geçmiyor mu?

Geçiyorsa hodri meydan, kanıtlasınlar hadi!

Bunların dalga geçtikleri insanlarda değil;

Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan, Türk Cumhuriyetleri, sadece Türkiye deĝil Dünyadaki o ülkenin yasalarına göre kurulmuş  gerçek ve saygın üniversitelerle de dalga geçiyorlar.

 

Peki; bazı devlet dairelerinin bile vergi levhası olur dimi; bu devlete ait değilse ki değil; Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından para toplayan özel üniversite yani bir iş yeri; mahalle degil en kuytu sokaktaki küçücük bakkalın işyerinin bile vergi levhası olur, peki bu özel üniversitenin var mı?

Peki Maliye Bakanlığının işyerleri için tutmaya mecbur tuttuğu defterlerden sadece biri var mı?

Tabiki, ne defter ne de vergi levhası da yok!

Dolayısıyla da ayni zamanda koskoca T.C Maliye Bakanlığı ile de dalga geçiyorlar.

Hem de yukarıda anlattıĝım hırsızın yazdığı notta olduğu gibi direk yapmasalar da gizli gizli dolaylı ama o hırsızdan daha etkili ve kısa sürede sonuç alıcı ve kızarmayan yüzle.

 

Bu Dünya, ne Sultan Süleyman’a, ne Peygamberimize kalmış; kimse ben ölmeyeceğim demiyor;

insanların saflığı olsun; cahilliği olsun; güzel sözlere, koltuğa kolay kanma zayıflığı olsun; hangi sebepten olursa olsun;

Bu zayıflıklardan faydalanan insanlar;

Bu Dünya’da bunca yaptıklarından sonra devletten, özellikle de Bu Dünya’da yaşarken Allah’tan ceza görmeyecek kadar nasıl fıtirsu ve dokunulmaz sanıyorlar; bir bunu, bir de;

Öbür Dünya’da Allah’ın karşısına çıktıklarında ne diyecekler, nasıl  hesap vermeyeceklerini nasıl düşünmezler, düşünemezler?

 

Bu yazı, sahte üniversite ile ilgili  benim yazdığım üçüncü yazım artık konu Türk Hukukuna fazlasıyla aksetti bir daha bu konuda yazmayacağım ama;

inanın esas kulaklarınıza gözlerinize inanamayacağınız bu kadarına pes diyeceğiniz o kadar olanlar var ki; bu olanların yanında sahte üniversite devede sadece kulak bile değil kulakcık!

Bunlar da diğer yazımda!

Son söz; şu kelimesi yalan diyemeyip, bana ulaşamayacağını sanıp Ali Bilgin dahil oraya buraya mesajlar yazarak bana hakaretler eden (mahkemeye verdim hesap verecek) ve bak bunu mahkemeye verdim diyebilmek akılları sıra beni korkutup sindirmek (çok korkup sinmişim dimi) için beni mahkemeye veren Mehmet Ali Arslan’a, bu yazımın güzel bir delil daha olması dileğiyle yazıma son verirken;

Okuyucularıma, dürüst yaşayarak onun bunun ekmeğiyle uğraşmayarak insan kalabilen bütün insanlara;

Sağlık huzur diliyor; saygılarımı sunuyorum!

 

Hasan BARIN

Tarihçi Araştırmacı Gazeteci